Şeyma KESKİN / Sibel KESKİN – 9.11.2018

“ŞÜKÜR VE ŞÜKRAN … Sonsuz şükürler Allah’a, sonsuz şükranlar başta Oktar Hocam olmak üzere tüm ekibine.
65 yaşındaki annemizin rektum kanseri haberini çok tesadüfi bir şekilde öğrendik. Başka bir hastalık için başvurduğumuz doktorumuza, annemin 6-7 aydan beri devam eden kanaması olduğunu söylediğimizde yapılan tetkikler sonucu ( Kolonoskopi,kan tahlilleri,MR,PET/CT çekimleri) aldık bu kötü haberi ki biz bu kanamaları hep hemoroide yormuş ve böyle bir ihtimali aklımıza dahi getirmemiştik. Aldığımız bu haber karşılığında yaşadığımız şok ve duyguları herhangi bir kelime ile ifade etmem gerçekten çok zor. Tabiki durumu kabullenip yapılacak en iyi tedavi şeklini bulmamız gerekliydi. Oktar hocama ulaşmadan önce yaptığımız araştırmalarda ve tedavi için danıştığımız üniversite hastanesinde uygulanacak tek tedavi şeklinden bahsedildi.4 cm boyutunda olan tümör için önce radyoterapi ,kemoterapi sonra ameliyat ve ameliyat sonrası duruma göre yine radyoterapi veya kemoterapi. Ama ameliyat demek yüksek ihtimalle kalıcı kolostomi demekti . Biz hastalığın adını bile telaffuz edemezken, durumu moral bozukluğu yaratmamak adına annemize anlatamamışken hayatını bundan sonra bir torba ile devam ettirebileceğini söylemek gerçekten imkansızdı.
Hayal kırıklıklığı ve bir o kadar da inançla alanında uzman doktor arayışlarımız devam ederken ilk tanıyı koyan doktorumuzdan aldık Oktar Hocamın adını. “Ben böyle bir durumda olsam annemi ve babamı kime emanet ederim diye sorarsanız Oktar Hoca demişti.” Tek bir cümleyle umudumuz artmıştı ve bu konuşmanın anlamını Oktar Hocayla tanıştıktan sonra daha iyi anlamış olduk. Zuhal Hanımdan aynı hafta içerisinde randevu aldıktan sonra kliniğe gittik. Oktar hocanın kollarını açıp hoşgeldiniz deyip sarılışı hala akıllarımızda. O denli güven vericiydi ki. İşte hastalarına ve mesleğine duyduğu saygı , sevgi ilk karşılaşmada bile ön plandaydı. Muayene ve raporların incelenmesinden sonra annemizi ameliyatsız tedavi edebileceğini , yüksek bir oranda başarı sağlanabileceğini söyledi. Bu süreci sizlere yazarken bile yaşadığımız bu günleri yeniden yaşıyor, gözyaşlarıma hakim olamıyorum. Hocam büyük bir titizlikle uygulanacak olan protokolü, tedavi sürecinde yaşayacaklarımızı anlattı. Söylediği her kelimede içtenlik,sıcaklık,samimiyet, güven vardı. “Annem önce Allah’a sonra bize emanet demişti.” Yüzümüzde gülümsemelerle ayrıldık klinikten. Adını bile ağzımıza almadığımız bu hastalıktan kurtulacağımıza önce bizleri inandırdı ve bizlerde hocama duyduğumuz güvenle gerçekleşmesi için dua ettik. 18 ağustos 2017’de başlayan tedavimiz yaklaşık yedi sekiz ay sonra sona ermişti ve izleme sürecine girmiştik. Süreç tabiki fiziksel, mental ve duygusal anlamda yorucuydu. Ama bizleri teselli eden o kadar çok şey de vardı ki. Sanırım ilk sırayı, kemoterapi ilaçlarının annemin saçlarını dökmemesi aldı diyebilirim. Bununla birlikte Acıbadem hastanesindeki konforlu ve rahat koşullarda devam eden süreç, mide bulantılarına ve bağışıklığın düşmemesine yönelik alınan önlemler ve tabiki her kontrole gittiğimizde bizi motive eden iyi haberler veren Oktar hocam.
Şimdi ise artık bu hastalığı ameliyatsız ve torbasız bir şekilde şükürlerle geride bıraktık. Son çekimlerden sonra sürecin çok iyi olduğu ve bölgenin tamamen tümörden temzilendiği haberini aldığımızda yaşadığımız sevinç tarif edilemez.
Güzel enerjsiyle bu süreci bizlere en iyi şekilde atlattıran Oktar Hocam iyi ki varsınız. Çok şükür ki yollarımız sizinle kesişti. Tüm ekibinize ve size sonsuz teşekkürler…
Tüm Keskin Ailesi Adına Saygı Ve Sevgiyle”