2010 yılında rektum Ca teşhisi ile birlikte tedavi sürecimiz Ankara tıp Cebeci hastanesinde başladı. Birçok araştırma sonucu ameliyata karar verildi ve ameliyatta bardağın dışarıya alınıp ömür boyu kolostomiye bağlanması gerektiği bilgisi verildi. Çaresiz bu ameliyatı olmayı kabul ederek tamam dedik. Ardından ameliyat sonrası radyoterapi ve kemoterapi süreçlerini yaşadık. Bu süreçler gerek hasta olan babam için gerek biz aile eşrafını oldukça yorup yıprattı. Kolostomiye alışma psikolojisi yıllarımıza maloldu. Akabinde 8,5 yıl sonra hastalık aynı bölgede tekrardan nüks edince ikincikez kemoterapi ve radyoterapi tedavileri önerildi yaklaşık 1,5 yılda bu tedavilerimiz devam etti. Anca bu süreçler oldukça yorucu ve babam için çekilmez hal almaya başladı.
Gördüğümüz bu son tedavi ince barsaklarda yapışma şikayetini doğurdu, Hal böyle olunca aslolan ve artık son redde dediğimiz süreçleri yaşamaya başladık. Barsaklar çalışmayınca yiyip içme kesildi babam her geçen gün kilo kaybetmeye ve artık ağrı sızılardan uyuyamaz yürüyemez hale gelince tekrardan hastanelerin yolunu tuttuk aylarca farklı doktorlar ve farklı tedavi yöntemleri süreçleri yaşadık ama ne yazıkki hiçbir fayda görmüyor ve gittikçe babam gözümün önünde erimeye devam ediyordu. Bu sırada yakın dostların tavsiyesi üzere Oktar hocamla alakalı araştırmaya başladım hastaları ile iletişime geçtim Bu sırada babam hastanede yatıyor ve ameliyat olması gerektiği ameliyat esnasında önceki gördüğü tedavilerden dolayı barsakların tekrar dikiş tutmama ihtimalinin çok yüksek olduğu, ve hatta az bir zaman içinde babamı kaybedebileceğimi dile getirdiler. Babamın hali hazırdaki durumu ile alakalı tetkikleri ve raporları Oktar hocamın asistanı Zuhal hanıma göndermeye karar vererek süreci başlatmış olduk. Süreç çok hızlı ilerledi ve bir sonraki gün Zuhal hanımdan geri dönüş aldık; Oktar hocam hastamızın durumunu değerlendirdi barsaktan önce böbreği acil kurtarmamız gerektiğini aksi halde böbreğide kaybedebileceğimizi söyledi.
Böbrekle ilgili ilk kez böylesine bir yorumla karşı karşıyaydık hemen babamı alıp İstanbul’a gitmem gerektiğine karar verdim ve hazırlık yapmaya başladım derken babam ve ailem covid-19 hastalığına yakalandı. Bu süreçte yaklaşık olarak iki günde bir Zuhal hanımın yakın ilgisi ve süreci takibi bizlere ayrıca moral ve güven verdi. Nitekim karantina sürecimizin ardından artık Oktar hocamın klinikteydik! Gitmeden evvel kafamda kurduğum her şey altüst olmuştu, Aile ortamı sıcaklığı ve orda bulunan hastaların mutluluğu beni yeterince ikna etmiş ve ümit var etmeye yetmişti. Babamın artık son dönemleri dediğimiz aşamada rabbim bizlere Oktar hocamla tanışmayı nasip etmişti. Operasyon öncesi hazırlıklar yapılıp Acıbadem maslak yerleşkesinde yatışımız yapıldı. Bu süreçte Serap hanımın insani ve vicdani duruşu, işlerin hızlanması, maddi manevi yardımları amaçlı çabalarıda bizleri yeterince mutlu etmeye yetti.
Ameliyatımız öncesi Acıbadem hastanesi çalışanlarının ilgisi bilgisi ve yaklaşımları rüya gibiydi. Ve ameliyat günümüz gelmiş artık nihai sonuca çok yakın bir o kadarda sıkıntılıydık. Yaklaşık 5 saat süren ameliyatımız olmuş ve bitmişti. Ameliyat sonrası Oktar hocamdan beklediğimiz güzel haberler gelince hepimiz göz yaşları içinde bir yandan hocamızı dinleyip bir yandan mutluluktan uçuyor gibiydik. 10 günlük hastane sürecimizi yoğun ilgi bakım ve aile ortamında geçirdikten sonra taburcu olduk. Sonrası telefonla takibi ve her arayışımızda bizlerin yanında olan yön veren destek olan adını uysal olarak bildiğim hatırladığım hocamız hep yanımızda oldu. Dolayısıyla başta Oktar hocam ve uysal hocama, Acıbadem maslak hastanesi çalışmalarına, Klinikteki bu işin emektarları Zuhal ve Serap hanıma minnettar olduğumuzu belirtir tüm hastalara şifa dileklerimizi ileterek sizleri Allah’a emanet ediyoruz.
Mustafa HANOĞLU – VAN