Hatice KARAKUŞ

“Ben Hatice Karakuş, 1988 Gaziantep doğumluyum, üniversite mezunu geriatri hemşiresiyim, başıma gelen talihsiz bir olaydan bahsetmek istiyorum.
Üniversite bitmişti, işe başlamadan önce guatr ameliyatı olup öyle işe başlamak istedim.2012 ekim ayında gaziantepte özel bir hastanede ameliyat oldum,8 cm yemek borumu yanlışlıkla aldılar ve beni acil olarak Gaziantep Tıp Fakltesine sevk ettiler.Yemek borumdan hiçbir şekilde bahsetmeden beni gönderdiler.Üniversitede araştırıldı ama bir şey bulunamadı , beni yeniden ameliyata aldılar, ameliyat esnasında yaranın çok olduğu fark edip beni yoğun bakıma yatırdılar.7 gün sonra 9 saat süren çok büyük bir ameliyata daha girdim.kolumdan ve bacağımdan free-fleep alınıp tekrar yemek borusu yaptılar.6 gün sonra yoğun bakımdan çıkarıp beni servise aldılar.3 ay boyunca damar yolundan beslendim.3 ay sonra su içmemi istediler fakat içemedim.endoskopiye gönderildim, balon dilatasyonu yaptılar, suyu damla damla içmeye başladım.gün geçtikçe zayıfladım ve halsizleştim, hal böyle olunca haftada bir balon dilatasyon yapmaya karar verdiler..
Yapılan yemek borusu kapanıyor saç teli kadar bir açıklık kalıyordu, 4 yıl boyunca 150 kere balon ve buji dilatasyon, 5 defa eriyebilir ve metal stend , 12 defa ameliyat oldum. Her seferinde trekeostomi açıldı.
Benim için umutlar tükeniyordu, buji dilatasyon benim için artık hayati tehlike oluşturmaya başladı.En son buji yapılması esnasında akciğerdeki bronşları patlattılar.Çok zor bir ameliyat daha geçirdim.1 ay daha hastanede kaldım, balon dilatasyon başarısız oldu, yemek borusu tamamen kapandı.Sesimin gideceği kolon ameliyatı istediler yada PEG ile yaşamamı istediler.Peg i seçtim, herkes yemek yerken ben sofraya oturamadım, arayışalarım ve araştırmalarım başladı.Kayseri, Gaziantep, Ankara illerindeki doktorlarda kolon ameliyatı dediler.
Tıp fakültsinde yatarken birinden İstanbul da bir doktor olduğunu söyledi ve telefonunu verdi, çok iyi bir doktor olduğu ve yapamayacağı bir şey olmadığını , zaman kaybetmeden İstanbul Liv Hospital e gitmemi söyledi.
Hiç durmadım, kendimi sosyal hayattan soyutlamaya başlamıştım.16 mayıs 2016 da hemen İstanbul a geldim, beni kurtaracak hayatımın kahramanı Prof.Dr.Oktar Asoğlu ile tanıştım.Durumumu, hayatımı başımdan geçenleri anlattım, epikrizleri, sonuçları gösterdim.Hiç tereddüt etmeden ben yaparım dedi.
Sevinçten ayaklarım yere basmıyor, uçuyordum.
Dünyalar benim olmuştu, 4 yıldır böylesine mutlu olmamıştım, ve beklenen tarih 28.07.2016 sonunda geldi. Bir insan ameliyat olacağına mutlu olur mu , ben çok mutluydum. Ameliyatımı oldum.
Sonuç çok güzeldi ve başarılı bir ameliyat olmuştu,birgün yoğun bakımda kaldım, sonrasında servisteydim.
Hastane çok güzel,çalışanları, personelleri, hemşireleri , doktoru , profosörü sanki 40 yıldır tanıyor gibi içten ve samimiydiler.Ben çok memnun kaldım.
Güler yüzlü insanların arasında moral olarak insan hemen düzeliyor. 7 gün sonra su verdiler, bir yudum su boğazımdan geçince sevinçten ağlamaya başladım.3 gün sonra katı gıdalara başladım. Mucize gerçek olmuştu.
Şimdi yarım kalan hayallerimi gerçekleştirme zamanı.
Çok kıymetli Oktar Hocam sizi çok seviyorum, size ölene kadar minnettarım.”