“Hayat hikayemi sizlerle ve benim kaderimi yaşamış veya yaşamak üzere olanlarla paylaşmak istiyorum. 1975 Elazığ doğumlu bir çiftçi ailenin beş çocuğundan biriyim. Evliyim ve Eylül isminde on yaşında bir kızım birbuçuk yaşında Heval Ali adında da bir oğlum var.
2007 yılı Aralık ayında Babamı kanserden kaybettim. Babamın ölümünden bir ay önce de ben kendi hastalığımı (Kolon Kanseri) öğrendim. Babamın ölümünden üç gün sonra İstanbul Tıp Fakültesi’nde doktor olan bir akrabam sayesinde Oktar Hocayla tanıştım. Ve hikayem böylelikle başladı..
Oktar Hocayla ilk karşılaştığımda mütevazi güler yüzlü karizmatik insan yüreğine dokunan pozitif enerjisiyle bana güven vererek hastalığı yenebileceğimi ve en azından Oktar Hoca sayesinde kansere karşı mücadeleye bir sıfır önde başlayacağımı anladım.
Yeni yıla üç gün kala (2008) ameliyata alındım. Anlattığım gibi narkozun altına giderken tek şansım Oktar Hocanın hastası olmaktı. Ameliyatı oldum.. Ve Oktar hocanın ameliyat sonrası ilk viziteye gelişinde bana söylediği ilk söz ‘yeni yılı evde geçirmek ister misin ? ‘ olmuştu.. Bu duyabileceğim en iyi haberdi. Yeni yılı evde geçirmiş dikişlerim alındıktan onbeş gün sonra memlekete geri dönebileceğimi ve orada doğal bir hayat sürdürmemi önermişti.. Ve ben memleketime geri döndüm.
Oktar Hocanın mucizevi elleriyle tekrar sağlığıma kavuştum. Yedi yıldır problem yaşamadan hayatıma devam ediyorum. Son olarak şunu paylaşmak istiyorum. Oktar Hoca kanser hastaları için ‘tanrının bir mucizesi’ bunu asla abartmıyorum. Nasıl ki bir kelebek o kısacık hayatına anlamlar yüklüyorsa Oktar Hocada kanser hücrelerin tümünü büyük bir özveri sabır ve sanatçı edasıyla vücuttan temizliyor. Ona şükranlarımı ve hayatımı borçluyum.
İyi ki varsın Oktar Hocam.. Iyi ki hastanım iyi ki seni tanıdım ve bu mücadeleyi KAZANDIM.
Saygılarımla…”