“Değerli Oktar hocam, dokunduğunuz her yürekte yeni umutlara vesile olduğunuz için size büyük bir teşekkürü borç bilirim. Yaşadığımız bu süreçte bir doktor olarak bize doktorluğun ne kadar kutsal bir meslek olduğunu bir kez daha gösterdiniz. İşinizi sevgi ve samimiyetle yaptığınız için ve bu sancılı süreçte elimizden sımsıkı tuttuğunuz için size çok teşekkür ederim.
Eğer burada yaşadıklarımız üzerine yazacaklarım birine tecrübe olacaksa ne mutlu bana çünkü biz hasta yakınları olarak hepimiz benzer süreçlerden geçiyoruz. Bu mücadeleyi sürdüren herkese Allah’tan acil şifalar diliyorum.
Bizim mücadelemiz 2018 nisanında başladı. Daha önce adını duyduğumuzda ‘geçmiş olsun’ dilekleriyle moral verdiğimiz hastalık, annemin midesinde bulantı ve iştahsızlık şikayetiyle gittiği doktorun teşhisi koymasıyla çıkmıştı karşımıza. Hayatımızın belki de en zor dönemiydi, kabullenmek ve bu hastalıkla yüzleşmek öylesine zordu ki şuan burada yazacaklarım o acıyı ifade etmeye yetmez, yetemez. Ancak acilen bir şeylerin yapılması gerekiyordu ve hemen doktor arayışına girdim. Oktar hocamızdan önce gittiğimiz doktorların karamsar cümleleri hem korkumuzun hem acımızın artmasına sebep oldu. Ancak bu konuda kendine güvenemeyen ve hastasına cesaret veremeyen bir doktorla bu mücadeleyi sürdürmek çok zor olurdu. Oktar hocamızı bulup kliniğine gittiğimiz ilk günü hatırlıyorum, bizi öyle samimi karşıladı ki bu mücadelede kendine güven duymamızı sağladı. Ve bugün geldiğimiz aşamada iyi ki güvenmişiz diyorum.
Midede ki tümör mideyi sardığı için annemin öncelikle bir kemoterapi sürecinden geçmesi gerekiyordu. Hocamızın tavsiyesi üzerine Doç. Dr. Fatma Şen’e ulaştık. Başarılı bir kemoterapi sürecinden sonra Oktar hocamız annemin ameliyat olması için uygun zamanın geldiğini söyledi ve annemin ameliyat hazırlıklarını başlattık. Elbette her ameliyatta olduğu gibi bu ameliyatında belirli riskleri ve komplikasyonları vardı; ancak Oktar hocamızla başlamıştık mücadelemize en azından bu süreci kabullenebilmiştik. Hocamızın, annemin ameliyatının çok güzel geçtiğini müjdelediği anı hatırlıyorum gözyaşlarımı tutamamıştım. Akabinde hastanede kaldığımız 6 gün boyunca anneme hem arkadaş hem de bir doktor gibi davrandı. Bundan sonraki süreçte annemin vücudu kemoterapiyi kabul etmedi ve aynı zamanda diyabet hastası olmasından dolayı yaraları çabuk iyileşmedi ancak hocamız bu anlarımızda da bizi yalnız bırakmadı. Her zamanki gibi yanımızda durup, en iyi çözüm neyse bize o yolu gösterdi. Bir doktorun en büyük başarısı hastasına sonuna kadar sahip çıkabilmesidir, Oktar hocam bunu fazlasıyla yaptı. Annem çok şükür şimdi iyi, yaşadıklarımıza bakınca ve Oktar hocamızla başladığımız mücadelemizin seyrine bakınca ne kadar doğru biriyle karşılaştığımızı çok iyi anlıyoruz.
Umarım başarılarınız daim olur, Oktar hocam. En başta elimizden sımsıkı tutan size ve kliniğe gelişimizde biz her zaman güleryüzle karşılayan, yardımcı olan Zuhal hanıma en kalbi duygularımla teşekkür ederim. ”